Peki gerçekten depresyonu yaşayan insanları anlayabiliyor ve onların ihtiyaç duyduklarını verebiliyor muyuz?
İşte bu noktada maalesef çoğu kişi sınıfta kalıyor. Niye mi?
Günlük hayatta zorlandığımız ve bizi üzen olaylara karşı verdiğimiz depresif tepkiyi, depresyonla karıştırmamak lazım. Klinik anlamda depresyon adıyla tanımlanan tablo, farklı özelliklerine göre ayrı tedavi planlaması gerektiren, önemli bir duygudurum bozuklukluğudur. Yani birden çok alt gruptan oluşan bir bozukluktan bahsediyoruz. Uzmanlar tarafından bile ayırt etmekte kısmen zorluk yaratan o ince çizgileri anlamak oldukça emek istiyor. O yüzden gereksiz tanılarla yormayacağım sizleri.
Bugün depresyonu anlamayı, bir yakınımızda depresyon varsa ona zarar vermeden yardım edebilmeyi ele almak istiyorum.
En büyük yanlış depresyonun, kişinin öz çabasıyla, boş vermekle, olumlu düşün ya geçer demekle atlatılacak bir şımarıklık ya da ilgi çekme hadisesi olduğunu düşünmektir.
Depresyon telkinle, tavsiyeyle ortadan kalkmaz. Bu tip dışsal motivasyonlar tek başına, depresif tepkiler üzerinde kısmi etkili olabilir. Depresyon yaşayan kişinin duygudurumunda bozulma oluşur.
En basit haliyle beynimizde bazı duygudurum düzenleyici/ iletici kimyasallar bulunmaktadır (farklı işlevleri vardır, detaya girmiyorum). Serotonin bu kimyasallardan biridir ve kişi depresyona girdiğinde bu kimyasalda düzensizlik oluşur. Genellikle tedavide antidepresanların kullanılması bunu düzenlemek içindir. Yanlış bilinenin aksine bağımlılık yapmazlar ve orta/ağır depresyonda tedavi amaçlı kullanılması gerekmektedir.
Depresyonda en belirgin özelliklerden biri çoğunlukla anhedoni görülmesidir. Kişi eskiden zevk aldığı şeyleri yapmaktan artık zevk almıyordur. Moral bozukluğunda olan ilgi kaybından farklıdır. Ya da değişen hayatlarımız sonrasında tercihlerin farklılaşmasından ayırmalıyız. Anhedonide kişiler devam ettirmeleri gereken davranış ve etkinliklerden de uzaklaşırlar.
Fiziksel anhedonide, cinsellik, yemek yemek gibi aktivitelerde azalma olurken sosyal anhedonide sosyal ilişkilerde ve dış dünya ile ilgili her konuda ilgi kaybı yaşanır.
Bir diğer önemli özellikte belirgin bir çökkünlük hissedilmesi ve çevresindekiler tarafından da farkedilmesidir. Kişi üzgün, mutsuz, ağlamaklı bir ruh halindedir ve günün büyük bir çoğunluğunda bu ruh hali görülmeye devam eder.
Depresyonda mutlaka kilo kaybı olmalı mıdır?
Genellikle kilo kaybı gözlenir, kişiler kilo verme çabasında olmadan iştah azalmasına bağlı olarak kilo kaybederler, ancak depresyonda kişi tam tersine kilo da alabilir. Bazı insanlar moralleri bozulunca kısa süreli iştah kaybı yaşar. Bu depresif tepkidir, depresyon değildir.
Kişi miskinlikten tembellikten yataktan çıkmıyor olabilir mi?
Hayır, depresyonda kişilerde (neredeyse her gün) aşırı uyuma davranışı görülebilir. YataktaDüşünceler (Kongisyonlar), genellikle değersizlik ve çaresizlik içerir. Kendini küçük görme, umutsuzluk, gelecek beklentisinin yok olması, uygunsuz suçluluk duyguları yaşamak, odaklanma ve konsantrasyonda azalma, takıntılı düşüncelerin artması ve intihar düşünceleri görülebilir.
Vejetatif alanda, enerji kaybı, yorgunluk, bitkinlik, ajitasyon, baş ağrısı, kabızlık gibi belirtilerde eşlik edebilir.
Duygusal alanda, irritabilite (ufak şeylere bile gerginlikle karşılık verme), hüzün, anksiyete, bunaltı gözlemlenebilir.
Düşünceler (Kongisyonlar), genellikle değersizlik ve çaresizlik içerir. Kendini küçük görme, umutsuzluk, gelecek beklentisinin yok olması, uygunsuz suçluluk duyguları yaşamak, odaklanma ve konsantrasyonda azalma, takıntılı düşüncelerin artması ve intihar düşünceleri görülebilir.
Sosyal alanda ise iş, evlilik, arkadaşlık ilişkisinde bozulmalar olabilir. Sosyal geri çekilme eşlik edebilir.
Bu saydığımız durumlar ışığında depresyon, bir madde kullanımına bağlı olmaksızın, yas ve kayıp dönemleri dışında, en az iki hafta süreyle, kişide çökkünlük veya anhedoni belirtilerinden en az birinde bozulma olmasıyla karakterize olan, diğer belirtilerden en az dört tanesinin eşlik ettiği, günlük hayatın ve toplumsal ilişkilerin bozulmasıyla sonuçlanan önemli bir klinik tablodur ve mutlaka tedavi gerektirir.
Yani kişiye gez toz, takma kafana demek işe yaramaz. Tam tersine, daha fazla suçluluk ve değersizlik duyguları hissetmesine neden olarak, depresyondaki kişiye zarar verir!