Korona ile beraber hemen hemen herkes (belkide ilk defa) bu hastalığın nasıl bir yapıya sahip olduğunu anlayabilecek ve empati kurabilecek duruma geldi.
Dışarıda bir virüs var ve bu virüse ilişkin yüzlerce düşünce de zihnimizde var. Bu düşüncelerin ortaya çıkardığı yoğun korku, kaygı, zarar görme ve bunlara bağlı artan sorumluluk hissetme duygularıyla baş edebilmek için evlerimize depoladığımız çamaşır suyu, kolonya ve çeşitli maske, eldiven gibi materyallerle bu virüsten kurtulmaya çalışıyoruz. Emin olamadığımız için işe gidip gelen yakınlarımızı kapılarda karşılıyor, hemen üstlerine bulduğumuz dezenfektanları sıkıyor, kıyafetler değişmeden, yıkanmadan içeri almıyoruz. Daha ileri giderek belki çocuğumuz hastalanmasın diye işe giden yakınlarımızın evimizde kalmasını bile kabul etmiyoruz. Evimize dışarıdan birinin gelme düşüncesi bile kaygımızı arttırmaya yetiyor.
En ufak bir boğaz kaşıntısı, öksürükte zihnimiz en kötü senaryoya gidip ‘korona mıyım acaba?’ diye kendinden şüphe etmeye başlıyor ve hemen tarama yapıyor, ‘dün markete gittim, birisi vardı eldiven takmamıştı, ya da aldığım sebzeleri iyi yıkamamış olabilir miyim?’ gibi kanıtlar arayarak düşünceyi abartma eğilimine giriyor. Ve kendini rahatlatmak için hemen bir tuzlu su ile gargara hazırlayıp 3 defa çalkaladıktan sonra, C vitamini yutup, yarım saatte bir ateş ölçerek kaygı ve korku duygularını bastırmaya çalışıyoruz. Ta ki ikinci öksürük gelene kadar..
Bu senaryoyu OKB için kısa bir fragman niteliği taşıması için verdim. Uzun süredir etrafınızda, ailenizde ya da arkadaş çevrenizde gördüğünüz çok titiz, çok evhamlı, vesveseli diye tabir ettiğiniz kişilerin OKB olma olasılığını yazıyı okuyarak ölçmenizi ve onların tedavi olmaları için bir uzmana yönlendirmenizi tavsiye ederim, çünkü OKB kronikleştikçe, tedavi edilme oranı düşen önemli bir ruhsal bozukluktur.
Saplantı kişiye sıkıntı veren, benliğe yabancı yani saçma gelen, istemsiz ve zorlayıcı (intrüzif) düşüncelerin varlığı ve bunları uzaklaştırma çabasının yetersizliği olarak tanımlanabilir.
Bu düşünceler kendiliğinden gelir ve kişinin uğraşmasına rağmen gitmez bu nedenle bir kompulsiyona yani zorlantı davranışına ihtiyaç duyar. Bu davranış düşüncenin gelmesine engel olmak için değildir. Gelen düşüncenin verdiği rahatsızlık hissini azaltmaya yöneliktir.
Kişiler emin olamama döngüsü içindedir ve kaçınmalarla, zaman içinde artan güvenlik arama davranışlarıyla (yakınlarına ya da çevresine sorma, kontrol ettirme gibi) bu döngüyü daha da kronikleştirirler.
Kirlenme (bulaşma), şüphe duyma (kuşku), saldırgan ya da korkutucu dürtüler ve zarar verme , cinsel ve dini saplantılar en sık rastlananlardır. Bunlara eşlik eden kompulsiyonlar ise açık zorlatılar olarak el yıkama, kontrol etme, nesneleri düzeltme ya da sıralama gibi davranışlar, kapalı zorlantılar olarak da dua etme, sayma, kelime tekrarlama gibi mental uğraşlardan oluşmaktadır.
Cinsiyet açısından değerlendirildiğinde; kirlilik obsesyonları ve temizlik kompulsiyonu kadınlarda; saldırganlık, cinsellik, düzenlilik, simetri obsesyonları ve kontrol kompulsiyonları ekreklerde daha fazla görülmektedir.
Bulaşmasından en çok kaygı duyulan maddeler arasında kir, mikrop, idrar, meni, dışkı vb. bulunmaktadır. Komorbid (eşlik eden) diğer ruhsal bozukluklar arasında anksiyete bozuklukları, depresyon en sık karşılaşılanlardır. OKB'nin ortaya çıkmasında genetik faktörler, beyin işlevlerinde bozulma ve seratonin disregulasyonu, çocukluk çağı travmaları ve kişilik özellikleri (mükemmelliyetçilik) etkili olmaktadır.
Oldukça fazla sayıda obsesyon ve kompulsiyon çeşiti bulunmaktadır. Görülme sıklığı dolayısıyla en yaygın olanlar şunlardır;
Obsesyon Türleri Hakkında
Saldırganlık obsesyonları,
sıklıkla başkalarına yönelik öldürme, yaralama, çeşitli şekillerde zarar verme düşünceleridir. Bu hastalarda düşünmekle eyleme geçmek aynı anlama gelir. Başkasına zarar verme düşüncesi olan kişiler bıçak makas gibi sivri nesnelerden uzak durur, sevdikleri kişilerle yalnız kalmaktan kaçınırlar. Kendisine zarar verme obsesyonunda kişiler, arabaların önüne atlama, kendini pencereden aşağı atma düşüncelerine sahip olabilir.
Bulaşma obsesyonunda kişiler, tuvalet, restoran vb. alanlarda bulunan kapı tokmaları, para, masa gibi nesnelere dokunmayla idrar, dışkı, sperm ve hastalık bulaşabileceği düşüncesine sahiptir. Bu yüzden eşyalara dokunmak istemezler ve insanlarla yakın temas kurmaktan kaçınırlar.
Kuşku Obsesyonları, ütüyü prizden çekip çekmediğinden, kapıyı kilitleyip kilitlemediğinden emin olamamaktan kaynaklanır ve mutlaka kontrol etme kompulsiyonları peşinden gelir. Kişiler defalarca kontrol etmelerine rağmen emin olamazlar.
Cinsel Obsesyonlarda kişi, çoğunlukla utanç verici ve kabul edilemez bir cinsel imge veya düşünceye sahiptir ve bu imge ve düşünceye yönelik aşırı suçluluk duygusu taşımaktadır. Ensestlik içeren imajlar olabileceği gibi, yakın bir hemcinsle ilişki yaşamak gibi de olabilir. Ayrıca batma, saplanma gibi nesnelere yönlendirilmiş cinsel obsesyonlarda görülmektedir.
Simetri ve kesinlik obsesyonunda, nesnelerin ve olayların belli bir düzen ve konumda olması ya da eşyaların tam bir simetri içinde bulunmasıyla karakterizedir.
Dinsel Obsesyonlar, Genellikle dindar bir insanda günah sayılan düşüncelerin akla gelmesidir. Örneğin namaz kılarken ‘Allah’a küfür ediyorum’ düşüncesinin yoğun olması görülebilir.
Dokunma Kompulsiyonları olan kişiler ise belirli davranışları yapmadan önce kendileri için önemli gördükleri bir nesneye dokunma ihtiyacı hissederler. Mesela evde duran bir kutuya, ya da yataktan kalkmadan önce baş ucunda duran bir objeye dokunmadan çıkmamak gibi.
Kompulsiyon Türleri
Temizlik Kompulsiyonları, yineleyen el yıkama, banyo yapma, sürekli evi ve eşyaları temizleme vb. şekillerde görülen zorlantılardır.
Kontrol Etme Kompulsiyonları, vana, priz, kapı kilidi gibi kontrollerin yineleyici şekilde yapılması ya da arabayı kilitleyip kilitleyemediğinden emin olamayıp geri dönüp sürekli kontrol etme örnek olarak verilebilir.
Düzenleme Kompulsiyonları, mesela kütüphanedeki kitapları alfabetik sıraya göre dizmek, ya da kıyafetlerin ve eşyaların renk ve özelliklerine göre ayrılarak düzenlenmesi ve bu düzeni korumak adına aşırı uğraş içinde olmak şeklinde olabilir.
Tekrarlama Kompulsiyonları genellikle belli bir davranışın bir sayıda ya da belirli bir örüntüde yapılmasını ifade eder ve eğer bu doğru yapılmazsa sevdiğim biri zarar görebilir gibi bir inanç vardır. Mesela ‘ışığı 7 kere açıp kapatmadan antreden geçersem, eşim kaza yapacak ve ölecek’ gibi.
Sayma Kompulsiyonları araç plakaları, apartmanların numaraları, merdivenin basamak sayısı gibi zihinsel uğraşlardır ve tekrarlama obsesyonlarına benzemektedir.
Kişiler ritüellerine oldukça bağlıdır ve bozulmasına karşı yoğun bir tepki gösterebilirler. Sosyal ilişkileri hastalığın ilerlemesine bağlı olarak bozulmaktadır. Tedavisi için ilaçla beraber Bilişsel Davranışçı Terapi önerilmektedir. Ve unutmamakta fayda var, tavsiye, öneri, nasihat gibi davranışlar bu kişilerin hastalıklarının ağırlaşmasına neden olmaktadır. Onları ikna etmeye çalışmak, ya da unut boşver gibi yönlendirmelerle baskılamak boşa vakit kaybettirmekten başka işe yaramayacaktır.
Bu ruhsal bozuklukta doğru tedavi, iyileşme oranını arttırır!